İLAHİ YASALARIN ÖĞRENİLMESİ İÇİN ÖRNEK SEYAHAT… CEHENNEME YOLCULUK …

Sevgili dostlar önceden de duyurduğum gibi bazı ilahi yasları ilmen ve mantıken pratikte açıklanması tüm insanlığa nefislere faydalı olacağını bilerek uygun bir lisan ile açıklamayı görev bildim.
Cennet ve cehennem kavramları nefsin ve izafi yaşamların devamıdır. Her iki kavramın ve yaşamların sağlıklı tekamül için gerekli olduğunu anlayacaksınız.
Mademki bu serüven yaşanacak bu hal mutlak yasadır. Öğrenmek elzemdir ihtiyaçtır. Öğrenmemek, öğrenmekten kaçmak yanlıştır.
Halbuki bu alemler bize en yakın alemlerdir. Şehrimizin hastahanesi gibi parkı gibi… Evden odadan dışarı mutlak çıkacaksın tedavide olacaksın dinlenmeye gözünü gönlünü açmak için dostlarınla ziyafetlere, gezilere gideceksin. Oralarda öyle… Sonsuz alemlerin yanında cennet ve cehennem alemleri yakın ve küçük alemlerdir.
Hikayemize başlayalım: yine dernekteyken randevu alınmıştı yanıma geldiler. 40 ve 50 yaşlarında iki kadın 12 yaşlarında bir kız coçuğu vede 50 yaşlarında bir erkek. Derneğe müracatın kuralı var tıbben tedavisi mümkün olmayan hastaları kabul ediyoruz. Bazı hastalara tamamlayacı tıp olarak hiçbir zararı dokunmayan doğal ürünler tavsiye etsekte onları biz ve bizim elamanlar hazırlamıyor. Yasal olarak bu mahzurlu! Aramızda kimyager doktor olmasına rağmen.
Kız çoçuğu devamlı bağırıyor arasıra dayak yiyormuş gibi sağa sola yatıyor küfürler savuruyor. Sonra ayağa kalkıyor bir yerleri işaret ediyor babam yanıyor diye bağrıyor babasını yangından kutarmak için. Anasından bizlerden yardım istiyor koşturuyor dövünüyor yürekler acısı bir durum.
Bir acıklama getireyim: Kızın babası zamanında okul müdürlüğü yapmış öğretmen aşırı alkolik alkol alınca ne yaptığını bilemiyor. Şursuz davranışlar sergiliyor paraları yiyor. Aile çok perişan ve borçlu evini icralık olduğu için boşaltıyorlar. Kadın lokantada bulaşıkcılık yapıyor. Nihayet babaları olan o kişi ölüyor…. Çok doktora gitmişler babası için, muskaları da varmış çare bulunamamış.
Çoçukta da ırsi sitres var demişler. Yine hocalardan her duyduğu yerden muskalar yazdırmışlar. Hocalar cinler var onlar yaptırıyor demişler….
1-Üzerinde negatif parazit bir varlık olduğunu anladım dayak yemesi ondan.
2-Mutlaka gördüğü çırpınarak ısrarla babam yanıyor diye feryadı var kızın burada cok önemli bir görüntüsü var. Kız bir görüntü alıyor. Kızın aurası çatlamış korkudan, stresten, çaresizlikten, önce aurasını düzeltmem lazım. Paraziti atmam lazım, kendine güveni sağlamam lazım, iradesini kazanması lazım…
Yanıma aldım sağ elimi alnına sol elimi kafasının arkasına koydum varlığı görmesini istedim. Gördü beni dövüyor diye bağırmaya başladı. Seninleyim ışığım seni sardı korkma sen şimdi ondan üstün olacaksın büyüyecek güçleneceksin diye telkin ettim. Çok büyüdü varlıktan daha büyük şimdi sende onu dövmek istiyormusun diye sordum evet dedi ve ona tekme atmaya bağırıp hesap sormaya başladı. Onun perişan olduğunu görünce kendine güveni arttı artık hiç birşey yapamıyacağını anladı. Deffettik gitti… Artık çok rahattı ancak babasınıda bakınca görüyordu. Araştırdık cehennemde yanıyordu. Niye görünüyordu bilahare anlatacağım.
Çoçuğu omzuma yasladım babanı kurtarmaya gidelim mi diyince heyacanla evet diye yanıma gelerek sarıldı. Artık bana güven içindeydi astral seyahata başladık. Defalarca alemleri dolaştığım için kolay oldu..
Arafata geldik sanki arafat kamp yeri gibi oradan vize almadan geçmek zor bilhassa hiç gitmemiş biri yanımda gidebilirsek cehenneme gideceğiz. Vizeyi yani mühürlü izni aldık, sol ve aşağı doğru yolculuk başladı bir süre sonra geldik.
Etrafı çevrili kapılarında dev gibi nöbetciler var. hem hastane gibi hem mahpushane gibi,
çekinerek kapıya yaklaştık acaip korkunç görünüşlü varlıklar bizi karşıladı. Daha önce buralara gelmiştim bazı yerlerde de bunlara rastlamıştım her varlığı ikna ve verilen enerjilerle islaha çalışmıştım. Çok defa enerjimiz bitmiş baygın hale gelmiştim. Başka bir ortamda iki tanesini pozitif yaptık değişik metotlarla! Adını Devmu koymuştuk. Onuniçin çekiniyor ihtiyatlı davranıyordum.
Buraya izin alarak geldiğimizi yanımdaki çoçuğun babasının burada olduğunu sandığımızı söyledik. Buraya kadar geldik onu görmeye yetkimiz varmı diye sorduk. Elbette var dediler şaşırmıştım hiç ummuyordum ve içeri girdik.
Üzerimize san ki yangın elbisesi giydirdiler yürüyoruz seyrediyoruz miğdesini sürüyen dilini sürüyen gittikcede acayib görüntüler görüyorduk. çocuğu yanlara bakamıyacak hale getiren gözlük taktılar. Bir süre sonra yine acyaib parlak ısıyı yansıtan içe geçmesini engelliyen örtü giydirdiler. Çocuğun babası görüldü alevler içinde yanıyor, çoçuk yine ağlamaya babasını göstermeye başladı. Babasıda bizi görmüştü pek anlam verememekle beraber şaşırmış kızım diye bağırmaya başladı.
Elimize içinden otomatik olarak çıkan ısıya dayanıklı babasının tutabileceği kadar uzanabilen bir sopa verdiler. Babasına uzattık ucuna yapıştı çektik yürüyerek çıkabileceği yere kadar yaklaştı. Bizi ona uzak tutuyorlardı yukarı merdivenlerden çıkmaya başladık. Önce sopayi daha sonra verilen elbiseleri teker teker çıkar maya başladık.
Hala bizi babası ile mesafeli tutuyorlar geniş bir alana geldik babasını yıkayıp temizlemek için bir yere aldılar. Temizlenip geldi bizi münasip bir yere çıkarılacağımızı bu kişinin kaydının götüreceksem buradan silineceğini söylediler.
Ben şaşırmıştım götürebilirmiyim diye sordum ‘‘evet’’ dediler temellimi dedim ‘‘evet’’ dediler. Asansör gibi bir vasıta ile bizi yukarı çektiler gelirken hep inişte idik eğilimli bir iniş şimdi dik çıkıyorduk bize çok saygılı davranıyorlardı daha önce benim hırçınlıklarıma rağmen çok güzel dünyadaki en güzel bahçeler gibi düz bir yere gelmiştik.
Ancak baba kiz sarilip ağlaştılar bizede teşekkür etti bir süre muhabbetten sonra ben, siz niye yanıyordunuz dedim başkaları başka türlü ama yanmadan cezalarını çekiyorlar dedim “bana hanım devamlı beddua ediyor beddua da haklılar onlar benden çok çektiler alkolden kendimi kurtaramadım hem kendimi bu hallere düşürdüm hemde onları perişan ettim” dedi. Siz onu ikna edeceksiniz mutlaka ki beni sizin şefahatinizle buraya getirdiler” dedi.
Herkes neşeliydi o hal Dünya da bulunan yanımızdakileri hüngür hüngür ağlatiyordu. Büyük bir huzur mutluluk vardı.
Geriye dönüş vakti gelmişti. Yanımıza cennet askerleri kırmızı fesli çok temiz giyimli iki asker birde nur yüzlü insan, babasını kalacağı yere götürmek için gelenlerle selamlaştık çok hürmetli saygılı davranıyorlardı sordum hiç ummuyordum bize nasıl böyle bir yetki verildi dedim “buraya kadar gelebilen bu yetkiye otomatikman sahip olur dediler. ” şükür secdesine kapandim…
Hem ordayim hem burada iki yeride aynı anda yaşıyorum ” babası artık burada kalacak” dediler bizi yine bir asansör gibi vasıtaya bindirdiler yerimize geldik. Herkes ağlaşıyordu tabiki bizde. Çoçuğun annesi tövbe ediyor yaptığından ötürü bin pişmandı. Kızı ile konuşurken “ben sizi çok seviyorum alkolün esiri oldum annen beni affetsin dua etsin ” demişti. Kadın bunları duymuştu bizde ek açıklama getirdik.
Artık mutlu sağlıklı huzurlu tövbede idiler . Bu hikayeyi kısa anlattım bir kitap yazılabilirdi burası en yakın en kolay seyahatlarımdan biriydi yinede etkilenmiştim.
Burada birkaç yasa gizli iyi anlayalar farkeder sürcülisan ettiysek affola
Selam ve saygılar…. ( Üstad Muzaffer KINA )

[instagram-feed]