Vahdet Ekolü – Üstatlık

Gerek dünya kavramında gerekse Türkiye’miz kavramında ve gerekse derneğimiz kavramında Üstatlıkları anlatalım.
Biz derneğimizde ilk olarak baştan başladık. Sonra derneğimizde celse çalışmaları başlayınca manevi âlemler açıldı. Yani pozitif âlemler (yang) dediğimiz, dünyamızın üzerinde 6 pozitif boyut açıldı. Aynı zamanda 6 negatif (ying) boyutlar da açıldı. Dünyamız toplam 12 boyuttur. 6 üst pozitif âlemler ve 6 alt negatif âlemler olmak üzere 12 boyuta ayrılmıştır.
Daha sonra bu boyutları aşarak sonsuz âlemlere ulaştık. Buralara açıldıktan sonra SONSUZLUK SEMBOLÜnü bize çizdirdiler. Bu arada dernekteki çalışmalarımız üye kaydı olarak başladı. Fahri üyeler (bir dernek, kuruluş tarafından saygı, övünç göstergesi olarak kabul edilmiş onursal üyeler) ve asil üyeler şeklinde başladı. Bu üyeler arasında hassas olanlar celseler için medyum olarak yetiştirilmeye başlandı. Medyumlardan sonra asistanlar yetiştirmeye başladık. Asistanlardan sonra daha tecrübeli, ben (Şermi Üstad Muzaffer Kına) yokken de celse yönetebilecek, medyumları yönetebilecek, hastaları bakabilecek ve bilgi verebilecek kişiler yetiştirmeye başlayınca onlara OPERATÖR dendi. Bilhassa hasta bakımı için yapılan celselerde kullanıldı.
Operatörlükten sonra ÜSTAD YARDIMCILIĞI olmaya başladılar. Bundan sonra ise dernekte ÜSTADLIK konusu bahsedilmeye başlandı. Dernekteki görevli arkadaşlar bu üstatlıktan öteye geçemediler. Üstat, bulunduğu çevrede, bilhassa şehirde bilge kişi anlamına geliyor. “Bilgiyi daha iyi bilen” anlamındadır.
Dernekte büyük çalışmalar yapılmaya başlandıktan sonra bize daha farklı görevler verilmeye başlandı. Bu sefer Türkiye çapında söz konusu olunca ÜSTADI AZAM olunmaya başlandı. Yalnız Denizli’de değil, Türkiye çapında medyum yetiştirebilecek olan üstatlara da ÜSTADI AZAM denildi. “Büyük üstad” anlamındadır. Bu, üstadı azamdan sonra devam etmeye başladı. Eğer dünyaya açılması gerekiyorsa, hatta alt boyutlar ve üst boyutlar hakkında, yani dünyanın dışında bilgiler edinmeye başlayınca ÜSTADI ULVİYE denildi.
Üst ve alt boyutları da ihata ettikten sonra, seyr-i süluk (astral seyahat) yaptıktan sonra verilen üstatlık ise ÜSTADI ŞAH’dır. Üstadı Şah, hem dünyamız hem de dünyamız dışındaki bazı şeyleri bilebilen, astral seyahat ile bu boyutlara gidebilen görevli demektir.
Bunun ötesinde ise, kainatı dolaştıktan sonra, 18 bin alemi Peygamberimizin (sav) önderliğinde dolaştıktan sonra kainat dışına çıkabiliyorsun. Kainat dışında da görevler almaya başlayınca, nice manevi alemleri dolaşmaya başladıkça, sonsuzluğa doğru bir yol açılmaya başlıyor. Sonsuzluğa doğru, yani Allah’a doğru giden bir yol. Buna VAHDET deniyor. Bu durumdan sonra bizim derneğimiz VAHDET EKOLÜ olarak adlandırıldı. Çünkü artık biz kainatlara çıkıp, kainat dışındaki nice sonsuz alemlerde bulunmaya, dolaşmaya ve öğrenmeye başladık. FENAFİLLAH denilen yere geldikten sonra, Allah’ın VAHDANİYETi içerisinde bir damla gibi, kendimizi kaybettik. İşte bu noktaya kadar gelebilen yüksek görevliye (evrensel) ŞERMİL ÜSTAT denir. Vahdetin tüm kademelerinde olan bilgiyi verebiliyor, bütün âlemleri gezebiliyor. Melekût âlemleri, Ûlvi Âlemleri, Kûtsi Âlemleri dahil bütün alemleri gezebilen görevliye ŞERMİL ÜSTAT denir.
Bu bakımdan bazı arkadaşlar şerm-i üstat konusunda çok meraklı olmalarına rağmen, ben, dünya bazında şu anda olan insanların henüz üstatlık alt kademelerinde, operatörlüğe bile, asistanlığı bile yapamayacak insanların bütün bu yüksek anlamdaki kelimeleri, anlamları anlayabilmeleri söz konusu değildir. Çünkü bu anlatım sistemleri M-1, M-2, M-3 şeklinde devam eder.
M sistemlerine göre bunun ayrı bir anlatımı vardır. M-1 sistemi MURADİYE sistemidir. MURADİYE; insanların murat ettiği, istediği ve arzuladığı şeylerin öğretmenin şekline denir. Bu devam ediyor. Bunlara ayrıca daha sonra bakacağız.
Şimdi üstatlığı kısaca anlatalım ki bu şermil üstat kısmını anlasınlar. Dünyada bazı gelişmiş insanlar var. Samimi, yüksek ruhlu, akıllı, bilgi sahibi ve erdemli insanlar var. Onlara henüz üstatlık verilmemiş olmasına rağmen, biz onların üstat olmaları için teyit edelim, sonra üstatlığa devam etsinler. Ama bu kuruluşu yeniden yapılandırmak gerekmektedir.
İlk kuruluş için 7 kişi yeterlidir. Dernek olsa ve insanlar birlik olsa bunun bir sakıncası olmaz. Çünkü biz evrenseliz. Bütün insanlığı seviyoruz. Hiçbir insana düşmanlığımız yok. Bütün devletleri, milletleri seviyoruz. Hiçbir millete alerjimiz yok. Bütün dinleri, peygamberleri, velileri, filozofları, âlimleri ve bilginleri seviyoruz. Önce âşık olmasını bilelim. Sonra sonsuzluğu düşünmesini bilelim. Sonsuz sevgi, sonsuz düşünce içerisinde olan, sonsuz ilim içerisinde olan, sonsuz hoşgörü içerisinde olan herkese aklımız, gönlümüz açıktır.
Biz sadece dünyanın birliğini değil, dünya boyutlarına birliğini sağlayıp kâinat birliğine doğru gideriz. Kişi bin defa tövbesini etse ve bizi anlasa, ya ben çok yanlış yerde bulundum, bana yanlış şeyi şartlandırdılar. Din adına, devlet adına, ilim adına, felsefe, tasavvuf adına şartlandırdılar. Biz onların hepsine, içimizde olmak üzere sonsuz hoşgörüyü, sevgiyi, ilmi içerisinde her an muhatap olmaya hazırız. Kişi bizimle muhatap olmak istiyorsa önce sevmesini öğrensin, samimi olmasını öğrensin. SONSUZLUĞU ANLAMAK İSTİYORSA SONSUZ OLMALI, SINIRSIZLIĞI KAVRAMAK İSTİYORSA DA SINIRSIZ OLMALIDIR, Kİ ANLASIN…
Aşk ve tefekkür, ikisi birleştiği zaman lambanın ışık vermesi gibi yanmaya başlar. Akıl izafiyse, olaylar izafiyse yalan dünyayı yalanlarla nasıl anlatacaksın… İzafiyeti izafiyetle nasıl ifade edeceksin. Biz bunu açmak için biraz önce yukarıda söylediklerimizi dikkate almalısınız. Tek tek düşünmelisiniz.
Selamlar ve Sevgiler
ŞERMİL (EVRENSEL) ÜSTAD MUZAFFER KINA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

[instagram-feed]